Honey Cigar Film Kritiği
in

Yönetmen filmin hemen başında ekranı neredeyse yalnızca Selma’nın yüzünün yakın çekimiyle doldurur. Kumsalda dalgalar Selma’nın yüzüne çarpar, sanki deniz onun arzu dalgalarını temsil ediyormuş benzetmesi. Honey Cigar bir kadının ergenlik deneyimine odaklı bir film gibi başlar ama öyle devam etmez. Cezayir’in 90’lı yıllardaki politik durumu ve Fransa’ya göçmüş idealist bir ailenin dramı.

Festivallerde ödülleri toplayan yeni bir film. Bir göçmen ailenin kızının ergenlik dönemine eğilen ilginç bir dram. 90’lar Cezayir’indeki iç savaştan kaçan akademisyen bir aile, Paris’in zengin banliyölerinden birine yerleşir ve ergenliğe girmiş kızlarını kendi kültürleri doğrultusunda muhafaza etmeye çalışırlar. Bu perspektifde ise ülkeler ve kültürler arasında ve ergenlik ile yetişkinlik arasında yaşayan bir kız çocuğunun hikayesi ortaya çıkıyor.

Gerçektende heyecan verici bir reşit olma draması izleyeceksiniz. Tabi filmi değerli kılan şey ise bir kadının cinsel uyanışıyla Cezayir’in siyasi ergenliği arasında paralellik.

Kadınların ergenlik deneyimiyle ilgili filmler artık nadir değil, ancak Cezayirli bir göçmen ailenin hikayesi ve Cezayir’in politik sorunlarının ergenlikteki bir kızın çevresinde gelişiyor olması ve bu konuların ergen kızın sosyal hayatına yansıması filmi değerli kılıyor. 

Başrol oyuncusu Selma’ya sürekli ergen demek istemiyorum. Çünkü genç kadının cinsel dürtülerini sahiplenişiyle birlikte kadın bakışını nasıl ön plana çıkardığına da şahit oluyorsunuz. Film bir düzlemde Selma’nın perspektifinden giderken üst kurmaca yöntemi ile çoğu zaman yönetmenin ağır, kişisel ve politik bir karışıma eşit ses verme konusundaki hırslı girişimi filmi politikleştiriyor.

Filmi izleme gerekçeniz, göçmen bir ailenin ergenlik dönemindeki kızı üzerindeki kontrol çabası olsa bile buna bir karşılık bulacaksınız. 17 yaşındaki Cezayir asıllı Parisli bir kız Selma. Arzu, aile beklentisi, akran baskısı ve miras arasındaki çelişkili gerilimler arasında kalmış ve sürekli bu konuların getirdiği anlaşılma sorunu ile mücadele ediyor. Bu yönüyle yönetmen Kamir Ainouz’un ‘’Honey Cigar’’ filmi, 1990’larda geçen bir kadının büyüme hikayesi.

Film, yetişkinler için olduğunu söylerken ilave etmem gereken noktalar da var. Film boyunca genç kahramanın vücudu gereksiz yere cinselleştirmekten hep kaçınılmış. Senaryo olarak çok cüretkar sahneler varken yönetmen bu sahneleri kadın vücudu göstermeden yansıtmış. Kamir Ainouz’un bu yönde ekstra bir çabası olduğu açıkça gözüküyor. 

Filmi psikolojik bir ebeveyn kategorisinden çıkaran unsur ise ikinci nesil bir göçmen olarak bağımsızlığınızı nasıl iddia edeceğini ve ailenin kültürü ile mücadele etmeye çalışan Cezayirli bir ergen olması. Selma’nın babası bir avukat ve annesi eğitimli bir jinekolog. Her ikisi de Cezayir politikası ile yatıp kalkıyor. Arkadaşlarla yenen bir akşam yemeğinde uzun uzun Cezayir politikası konuşulması, TV’de ve gazetelerde Cezayir gündemi takip edilmesi, aile ile geçirilen özel zamanlarda Cezayir anıları hakkında uzun diyaloglar… 

Filmde açık olarak verilen bir mesaj ise göçmen aileler çocuklarını başarılı olmak zorunda hissettirmeleri ve yapılan baskılar. Aile kızını büyütürken sürekli bir başarı endeksi ve disiplin yaratma eğiliminde. Sadece Selma’nın ailesi değil. Cezayir göçmenleri yine kendi aralarında sosyalleştiği için başka Cezayirli göçmen ailelerin pedagojik eğitimi de gözler önüne seriliyor. Çoğu aile çocuğunun düşüncelerinden daha çok, kabul gören ve saygınlık getiren meslek sahibi olmalarını talep ediyorlar. Talep etmekten de öte, baskılıyorlar. Bu da çocuklar üzerinde ciddi bir tahakküm kurmayı doğuruyor. Filmde bunun getirdiği çatışma oldukça iyi işlenmiş. Davranışlarını ve nerede olduğunu giderek daha fazla denetleyen ebeveynleri ile avrupanın merkezinde yaşama halinin getirdiği özgürlükçü arkadaş çevresi arasında kalınan durum.

Filmi tüm bu gözlemleri yapabilmek ve özellikle şu anda göçmen olan ailelere karşı ayna tutabilmek için tavsiye ediyorum. Çünkü bu davranışlar yine bir göçmen aile çocuğu olan yönetmen Kamir Ainouz’un (yönetmen kadın) gözlemleri sonucu ortaya çıktığı çok açık ortada. Filmin ciddi bir bölümü Selma’nın kadın olarak kendine gelmesinin önündeki engel olan bekaretinden kurtulması da işleniyor. 

Spoiler olmayacağını düşündüğüm bir konu daha var. Entegrasyon süreci ve arkadaş ortamı mobinginin getirdiği çatışma Selma’yı tecavüze götürüyor. Sosyal ortamdaki özgüvensiz tavırları (ki bunun arkasında yatan sebep kendini fransız hissedememesi) arkadaşı tarafından suistimal edilebiliyor. Daha da ilginci tecavüz gibi bir konuyu gençken yaşanmış talihsiz şeylerden biriymiş gibi sunulması. Filmde adeta kadın tecavüzü kenara itmeyi ve yoluna devam etmeyi öğrenmeli gibi bir mesaj bile var.

Film tüm bu psikozlardan bir anda kurtuluyor ve filmin son 15 dakikasında konu değişiyor. Final sahnesinde annesinin kendi geleceğine yönelik niyetleriyle ilgili bir açıklama, hikayeyi kişiselden nesiller boyu süren bir hikayeye dönüştürüyor.

Post Comments