“Leviathan,” Rusya’da sıklıkla rüşvet, yolsuzluk ve hukuksuzluğun hakim olduğu bir toplumu eleştirir.
“Leviathan” filmi, Thomas Hobbes’un “Leviathan” kitabına eleştirel bir bakış sunar. Bu bakışı sunarken Rosseau’nun “Eşitsizliğin Kökeni” adlı çalışmasından faydalanır. Film boyunca Hobbes’un devlete neden ihtiyaç olunduğuna dair noktalar sahne sahne işlenir ve eleştirilir. Bu eleştiri, toplumsal düzen, otorite, insan hakları ve adalet gibi önemli konuları işlerken, otoritenin kötüye kullanılmasının ve insanların korunmasızlığının sonuçlarını vurgular. Film, Hobbes’un teorilerine bir yanıt olarak modern bir bağlamda bu konuları ele alır.
Hobbes, Leviathan (merkezi otorite) olmadan, insanların yaşamlarının kısa, acı ve kaotik olacağını savunur. Ancak “Leviathan” filmi, bu merkezi otoritenin nasıl kötüye kullanılabileceğini ve insanların haklarının çiğnenmesine nasıl yol açabileceğini gösterir. Böylece, toplumsal sözleşme fikrine eleştirel bir bakış sunar.
“Leviathan,” çarpıcı sinematografisi ve yavaş tempolu anlatımıyla dikkat çeker. Geniş açılı çekimler ve uzun planlar, filmi görsel açıdan etkileyici kılar. Ayrıca Philip Glass’ın film müziği de duygusal derinliği artırır. Film, çarpıcı doğa manzaralarını kullanarak görsel bir anlatı oluşturur. Uzun sahneler, yabancılaşmayı ve insanın doğa karşısındaki küçüklüğünü vurgular. Aynı zamanda doğa, insanların içsel çatışmalarını yansıtan bir sembol olarak kullanılır.
“Bu ülke adalet ülkesi değil, adalet kapanı.” – Filmde, adaletin zor bulunduğu bir toplumu eleştiren Kolya karakterinin sözleri.
“Koruyan da yok, kollayan da yok. Sadece yutan var.” – Filmdeki umutsuzluğu yansıtan bir replik.
Kolya, filmin başından sonuna kadar adalet, haksızlık ve sisteme karşı mücadele konularında güçlü duygusal tepkiler veren bir karakterdir. Onun replikleri, filmdeki temaları ve karakter gelişimini derinleştirir ve izleyiciyi düşündürür.